Nisan 20, 2025

İki Uygur hakkında sınır dışı etme kararı! Gerekçe: DEAŞ bağlantısı ve kamu düzeni ihlali

Sınır dışı edilmelerine karar verilen iki Uygur, kararın iptali talebiyle idare mahkemesine başvurdu. Mahkemeler davaları reddederek, haklarında işlem yapılan iki kişinin Çin’e iadesine karar verdi

Anayeti M., sınır dışı edilmesine ilişkin İstanbul Valiliği İl Göç İdaresi Müdürlüğü’nün 20 Ekim 2024 tarihli işleminin iptali amacıyla dava açtı. Dava dilekçesinde, sınır dışı edilmesi halinde öldürüleceği ya da işkenceye maruz kalacağını iddia eden Anayeti M. bu işlemin iptalini istedi. İstanbul 18. İdare Mahkemesi ise davanın reddine oy birliğiyle karar verdi. Kararda, davacı hakkında yabancı terörist savaşçı olduğu yönünde istihbari bilgiler elde edildiği ve DEAŞ silahlı terör örgütüne üye olmaktan adli soruşturma geçirdiği ve bu durumun kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından ciddi tehdit oluşturduğu kaydedildi. Kararda, “Dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturduğuna dair sebep, dava konusu sınır dışı işleminin tesis için yeterli bir sebeptir.” denildi. Göç İdaresi Başkanlığı ise mahkeme kararına rağmen,
Çin’e iade kararının uygulanmadığını bildirdi

6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun “Sınır dışı etme kararı alınmayacaklar” başlıklı 55. maddesinde, sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare bulunanlar hakkında sınır dışı etme kararı alınamayacağı şeklinde hüküm olduğu belirtilen kararda şöyle denildi:

“Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Soering/Birleşik Krallık davasında da, başvuranın kötü muameleye maruz kalma konusunda ‘gerçek bir risk’ ile yüz yüze olduğuna dair maddi gerekçeler varsa, iade/sınır dışı eden devletin sorumluluğundan bahsedilebileceği belirtilmiş. Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 12 Ocak 1991 tarihli A. and K. v. Turkey kararında başvuranların sınır dışı edilmesi halinde insanlık dışı ya da kötü muamele göreceklerine dair ciddî bir tehdidin bulunmaması gerekçesiyle başvuruları kabul edilemez bulmuştur. Somut olayda; geçmişteki hangi fiili veya durumları nedeniyle ülkesine iadesi halinde zulme maruz kalacağı konusunu ciddi, somut maddi gerekçelere dayandıramayan davacının 6458 sayılı Kanun’un 4. ve 55. maddesi kapsamında bulunmadığı anlaşıldığından, söz konusu iddiasına itibar edilmemiştir.”

‘KAMU DÜZENİNİ İHLAL ETTİ’

Aıerken A. da Uygur Türkü olduğu, kamu güvenliği açısından tehdit oluşturmadığı, sınır dışı edilmesi halinde kötü muameleye maruz kalacağı iddialarıyla, İstanbul Valiliği İl Göç İdaresi Müdürlüğünün 13 Temmuz 2023 tarihli işleminin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek iptalini istedi. İptal istemini inceleyen İstanbul 16. İdare Mahkemesi, Aıerken A.’nın davasını oy birliğiyle reddetti. Kararda şu ifadelere yer verildi:

“Dosyada mevcut 15 Ocak 2019 tarihli Kayseri İl Emniyet Müdürlüğünün yazısına göre davacının aynı parmak izi ile iki farklı kimlik bilgisi kaydının bulunduğu, Abuduwaılı A. ile Muhammed A. isimli şahıs ile parmak izlerinin aynı kimlik bilgilerinin farklı olduğunun tespit edildiği görülmüştür. Bu durumda davacının kamu düzeni veya kamu güvenliğini ihlal ettiği anlaşıldığından, davacının 6458 sayılı Kanunun 54/1-d maddesi uyarınca sınır dışı edilmesine dair dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”

İDDİASINA İTİBAR EDİLMEDİ

Davacı tarafından dava dilekçesinde ülkesine iade edilemeyeceğinin ileri sürüldüğü aktarılan kararda şu tespitler yer aldı:

“Davacı tarafından kişisel durumunu ve geri gönderileceği ülkede karsılaşacağı risklere ilişkin iddialarını ayrıntılı şekilde açıklamadığı ve iddialarını destekleyen belge sunmadığı dikkate alındığında davacının bu yöndeki iddiasına itibar edilmemiştir. Bununla birlikte davacı tarafından ailesiyle birlikte ülkemizde yaşadığı, dava konusu işlem ile aile birliğinin ihlal edileceği ileri sürülmüşse de davacının diğer aile bireyleriyle birlikte aile hayatlarını menşe ülkelerinde sürdürmeleri mümkün olup, bunun aksi durumu ortaya koyan ciddi engeller bulunduğuna dair somut bilgi ve belge sunulmadığından davacının bu iddiasına da itibar edilmemiştir.”

Translate »