Derin devlet bir taşla iki kuş vurmak istiyor
Berlin merkezli Schiller Enstitüsü’nün 7 Haziran 2025 günü yayımladığı değerlendirmelerde, Ukrayna’nın Rusya’ya dronlarla yaptığı saldırının Trump’tan kurtulmak için ABD derin devleti tarafından yapılmış olabileceği belirtildi.
Almanya merkezli bir siyasi ve ekonomik düşünce kuruluşu olan Schiller Enstitüsü, değerlendirmelerini haftalık olarak abonelerine gönderiyor. 7 Haziran 2025 tarihli 148. mektupta, Trump üzerine önemli tespitler yer aldı. Ukrayna’nın son dron saldırısının ardından ABD derin devletinin bulunduğu ve bunun Trump’a karşı bir hamle olduğu iddia edildi. Değerlendirmeleri özetle sunuyoruz:
FLYNN DERİN DEVLETE KARŞI TRUMP’I GÖREVE ÇAĞIRDI
“Donald Trump’ın 25 Mayıs’ta Putin‘in helikopterine yönelik drone saldırısından haberi olmadığını itiraf etmesiyle birlikte alarm zilleri çalmaya başlamıştı (bkz. Mektup No. 147). Ancak Rusya’nın nükleer üçlüsünün bir ayağına yönelik son dron saldırısı, durumu tamamen değiştirdi.
“Trump’ın ilk döneminde kısa süreli ulusal güvenlik danışmanı olan Korgeneral Michael Flynn, 4 Haziran’da Substack sitesinde yayınlanan “Stopping World War III” (Üçüncü Dünya Savaşını Durdurmak) başlıklı makalesinde, bu saldırının önemli stratejik sonuçları hakkında şu yorumda bulundu:
“Rusya’nın stratejik bombardıman filosuna yönelik son tırmanışın Başkan Trump tarafından onaylandığını veya koordine edildiğini düşünmüyorum. Daha çok, derin devletin artık ülkemizin seçilmiş liderlerinin kontrolü dışında hareket ettiğini düşünüyorum. Derin devletimizdeki bu kişilerin, Rusya’yı Batı, özellikle de ABD ile büyük bir çatışmaya sürüklemek için kasten kışkırtmalarda bulunduklarına inanıyorum. Yetkilerini kötüye kullanarak ülkemizin seçilmiş liderlerini manipüle edenlere karşı sert önlemler alınmasının zamanı geldi. (…) Başkan’a olan büyük sevgimle, onu bir kez daha derin devletin öfkesini göze alarak, kurum ve dairelerimizdeki ulusal düşmanlarımızı temizlemek için harekete geçmeye çağırıyorum. Başkan’ın seçim kampanyası sırasında ve görevinin başlarında tanımladığı türden bir barışa ulaşmak için bu kişilerin görevlerinden alınması kesinlikle gereklidir.”
“Eski CIA direktörü ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun 30-31 Mayıs tarihlerinde Odessa’da düzenlenen Karadeniz Güvenlik Forumu’nda yaptığı konuşma, bu ‘derin devlet’in tüm çılgınlığını ortaya koyuyor. Konuşması, The Gateway Pundit ve Kyiv Post tarafından aktarıldığı üzere, bir gözlemci tarafından ‘korkunç’ olarak nitelendirildi. Pompeo’nun konuşması, Vladimir Putin ve Rusya üzerinde ‘tam zafer’ elde etme takıntısıyla özetlenebilir:
“Putin, eskiden Büyük Rus İmparatorluğu, Sovyetler Birliği olarak bilinen şeyi yeniden kurma hedefine devam ediyor. Vizyonu değişmedi ve değişmeyecek. Bu da bizim kararlılığımızın sonsuz olması gerektiği anlamına geliyor. Muhtemelen ‘sonsuz bir savaş.’
TRUMP VE PUTİN’E SUİKAST İHTİMALİ
Gateway Pundit’ten Jim Hoft, Pompeo’nun konuşmasını “oldukça ürkütücü” ve -ertesi gün yaşananlar göz önüne alındığında- zamanlamasını “şüpheli” olarak nitelendiriyor. Aynı şey, Ukrayna’nın 1 Haziran’da nükleer kapasiteli Rus bombardıman uçaklarına ve 3 Haziran’da Kerç Köprüsü’ne saldırısının hemen öncesinde Kiev’de bulunan Lindsey Graham için de söylenebilir. “Görünüşe göre küresel savaş çığırtkanları dünyayı Üçüncü Dünya Savaşı’na sürüklüyor. Bunun arkasında kim var? ABD mi?“ diye sordu Hoft ve ekledi: “Derin Devlet bunu Başkan Trump’tan gizliyor mu? Batı’da bu savaşı sürdürmeye kararlı aktörler var gibi görünüyor. Neden? Mike Pompeo ne biliyordu ve ne zaman öğrendi? Mike Pompeo’nun bu konuşması çok ciddi bir gelişmeydi.”
“Her şey ‘derin devletin’ büyük bir saldırısı (hem Başkan Trump hem de Vladimir Putin için suikast tehlikesi dâhil) yönünde işaret ediyorsa, “zamanlamanın” başka bir boyutunu anlamak için gözlerimizi Batı dünyasının felaket halindeki ekonomik durumuna çevirmeliyiz.
“Larry Finck ve onun gibileri (aralarında muhtemelen Elon Musk da vardır) paniğe kapılan şey, muhtemelen bir nükleer savaşın anlamı ya da gerçek ekonominin çöküşü, bunun halklar ve gelecek için felaket sonuçları değil, borç tuzağıdır. Bu tuzak, her şeye gücü yeten dolar imparatorluğunun ve gücünün dayandığı finansal ekonomiyi çürüten muazzam spekülatif balonlar etrafında kapanıyor.
“Buradan, bir taşla iki kuş vurabileceğimizi söylemek çok da zor değil: Trump’tan kurtulmak ve savaş ekonomisini ve türevlerini nihai mantığına kadar zorlayarak ‘sorunu’ çözmek…”
CIA VE MI6’NIN ROLÜ
Değerlendirmede, CIA ve MI6’nın Ukrayna’nın Rus bombardıman uçaklarına yönelik saldırısında “neredeyse kesin” olarak yer aldığı belirtiliyor. Schiller Enstitüsü, değerlendirmesini Jeffrey Sachs’a dayandırıyor. Mektupta şu ifadeler kullanılıyor:
“3 Haziran’da Norveçli gazeteci Glenn Diesen’in ‘GreaterEurasia Podcast’ programına konuk olan ekonomist Jeffrey Sachs, 1 Haziran’da Ukrayna’nın Rus topraklarında stratejik bombardıman uçaklarına düzenlediği dron saldırısının ‘neredeyse kesin olarak Batı istihbarat servislerinin işine girdiğini’ söyledi. Sachs, bu servisleri daha sonra Amerikan CIA ve İngiliz MI6 olarak tanımladı.
“Diesen şunu sordu: ‘Rusya’nın nükleer güçlerine yönelik saldırının ardından, Küba füze kriziyle benzer bir durumla karşı karşıya kalabiliriz… Ancak ben böyle bir şey görmüyorum. Kıyameti önlemek için acele etmek yerine, medyamız ve hükümetlerimiz kutlama yapmaya meyilli görünüyor. Bu çılgınlığı nasıl açıklayabiliriz?’
“Sachs’ın yanıtı: ‘Bu bir tür delilik çünkü son birkaç gündeki olaylar hepimizi tehdit ediyor. Ukrayna’nın, ama neredeyse kesin olarak Batı’nın, Rusya’nın kalbindeki stratejik bombardıman uçaklarına yönelik saldırısı, birçok nedenden dolayı olağanüstü boyutlarda bir kışkırtmadır. Yine de, sizin de söylediğiniz gibi, bu saldırı, nükleer silahların dengesinde yeni bir derin istikrarsızlık değil, bir video oyunundaki zafer, basit bir ustalık hamlesiymiş gibi tartışılıyor.
“Başlangıçta belirtmemiz gereken sorunlardan biri, birçok yetkili kaynağa göre, Rus bombardıman uçaklarının uydu tarafından görülebilir durumda olmasıdır. Bu, stratejik kuvvetleri anlaşmanın diğer tarafının gözetimi altında bırakan ve dolayısıyla onları açığa çıkaran nükleer silah kontrol anlaşmaları nedeniyle olmuştur. Bugün Ukrayna, bu saldırıyı yapmak için Batı istihbarat servislerini kullandı. Elbette, CIA ve MI6’nın bu saldırıdaki rolü hakkında bize hiçbir şey söylenmiyor ve asla söylenmeyecek. Ancak bu kuruluşların bu saldırıyı ya yönettiğine ya da bu saldırıya derinden karıştığına inanmak için çok iyi nedenler var.
“Her ne olursa olsun, bu saldırı için Amerikan istihbaratı kullanıldı ve bu, iki nükleer süper güç arasındaki nükleer silahların kontrolünün temel bir unsurunu baltalasa da, bunun yaşanmış olması sadece sevinçle karşılanıyor.
“Batı’nın ve Batı medyasının davranışlarının ciddiyetsizliği, aptallığı ve pervasızlığı şok edici ve karşı karşıya olduğumuz küresel tehlikeler hakkında hiçbir kavrayış göstermiyor. Şimdi neden böyle olduğunu merak ediyorsunuz. Elbette bu bir gizem, biz de bunu anlamaya çalışıyoruz. Hayatta kalma içgüdüsü nereye gitti, çünkü bu pervasızlık yüzünden nükleer savaşa giderek yaklaşıyoruz.“
kaynak: Aydinlik