Rusya, Türkiye’nin enerji denkleminde ne kadar kritik bir rol oynuyor?
ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Rusya’dan petrol ithalatını durdurma yönünde çağrıda bulunmuştu. Türkiye, petrol alanında büyük ölçüde Rusya’ya bağımlı kalmayı sürdürürken; doğal gaz tarafında ise son dönemde imzalanan LNG anlaşmaları sayesinde ABD kaynaklarının enerji sepetindeki payı artış gösteriyor.

ABD Başkanı Donald Trump, 25 Eylül’de Beyaz Saray’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile gerçekleştirdiği görüşmede, Türkiye’nin Rusya’dan petrol alımını sonlandırması yönünde açık bir talepte bulundu.
Trump bu isteğini, Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesine yönelik ekonomik baskı stratejisinin bir parçası olarak dile getirdi. Görüşmeye dair farklı kaynakların aktardığına göre, Trump özellikle Türkiye’nin Rusya’dan hem petrol hem de doğal gaz tedarikine son vermesi gerektiğini vurguladı. Uzman yorumları, Trump’ın çağrısını NATO üyeleri düzlemindeki enerji polemiğine bağladığını işaret etti.
NATO içinde Rusya tartışması alevlendi
Bu zemin, NATO içinde Rus ham petrolünü halen ithal eden sınırlı sayıdaki ülke tartışmasını da yeniden alevlendirdi. Güncel tabloda Macaristan ve Slovakya Druzhba boru hattı istisnası kapsamında alıma devam ederken, Türkiye deniz yoluyla tedarik eden tek NATO ülkesi olarak öne çıkıyor. Hacim bakımından en büyük alıcı da Türkiye.
Türkiye’nin bağımlılık tablosu
DW’nin derlediği bilgilere göre, geçen yıl itibarıyla dünya enerji arzının yaklaşık yüzde 16’sını ABD sağlıyor. Rusya ise stratejik kararlar alarak, Avrupa Birliği (AB) ve ABD dışındaki büyük hacimde petrol ve doğal gaz ithalatı yapan Çin, Hindistan ve Türkiye gibi ülkelere düşük fiyat ve uygun ödeme koşulları sunarak, ambargoların etkisini, kısmen de olsa azaltmayı ve yeni piyasalara erişmeyi başarabiliyor.
Türkiye, son yıllarda, AB ambargoları nedeniyle sıkışan Rusya’dan uluslararası piyasa fiyatının dönemsel olarak yaklaşık yüzde 10-15 altında fiyatlarla ham petrol ve petrol ürünü ithal ediyor.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre Türkiye’nin Rusya’ya ham petrol ve petrol ürünleri ithalatındaki bağımlılığı, 2024 yılı itibarıyla yüzde 66 gibi son derece yüksek değerlere ulaştı. Aynı yıl için doğal gazdaki bağımlılık ise yüzde 41 oldu. Rusya, dünyadaki ispatlanmış doğal gaz rezervlerinin yaklaşık beşte birine sahip.
ABD ile yeni LNG anlaşmaları
Türkiye, petrol tarafındaki yüksek paya karşın doğal gazda kaynak çeşitliliğini artırmak üzere ABD merkezli ve küresel şirketlerle yeni LNG anlaşmaları imzaladı.
Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar’ın duyurduğu anlaşmaya göre BOTAŞ, Mercuria ile 2026’da başlayacak 20 yıllık bir LNG tedarik sözleşmesi yaptı. Yıllık yaklaşık 4 milyar metreküp teslimatla toplam 70 milyar metreküp eşdeğeri LNG hedefleniyor. Ayrıca Woodside Energy ile dokuz yıllık yaklaşık 5,8 milyar metreküp LNG için ön anlaşma açıklandı.
LNG petrolden pahalı mı?
Petrol ve LNG farklı pazarlarda, farklı ölçütlere göre fiyatlandığı için doğru kıyas ancak enerji eşdeğeri üzerinden yapılabiliyor. Son dönemde LNG’nin birim enerji başına maliyeti çoğu zaman petrole yakın ya da üzerinde oluşuyor ve fiyatı daha oynak seyrediyor. Bu da Türkiye açısından, LNG portföyü arz güvenliğini artırsa bile maliyet tarafında dalgalanmaya daha açık bir yapı anlamına geliyor.
Türkiye’de doğal gaz faturaları, farklı tedarik sözleşmelerindeki farklı formüllere göre belirleniyor. Bu formüllerde bazı petrol ürünleri endeksleri ile spot piyasadaki vadeli fiyatlar (Avrupa’daki TTF, ABD’de Henry Hub) birlikte ya da ayrı ayrı rol oynayabiliyor. Uzun vadeli boru gazı kontratlarında yıllarca petrol endeksli fiyatlar yaygındı; son yıllarda spot piyasa endeksli oran arttı. Spot LNG alımlarında ise teslim tarihlerindeki vadeli fiyatlar esas alınıyor.
Elektrik üretiminde doğal gaz önemli bir girdi olmaya devam ediyor; payı yıllara ve mevsimlere göre değişse de bazı dönemlerde beşte bir seviyesine yaklaşabiliyor.
Türkiye doğal gazı beş boru hattı üzerinden ikili anlaşmalarla ithal ediyor: Mavi Akım ve TürkAkım (Rusya), Tebriz-Ankara (İran), BTE/Güney Kafkasya Hattı (Azerbaycan) ve Türkiye içinden geçen TANAP (Azerbaycan gazını Avrupa’ya taşıyan hattın Türkiye kesimi).
LNG ise uzun vadeli ve spot kargolarla deniz yolundan geliyor; son yıllarda ABD başta olmak üzere Cezayir, Nijerya, Katar ve Mısır, Türkiye’nin öne çıkan LNG tedarikçileri arasında. 2025’te BOTAŞ’ın Mercuria ve Woodside anlaşmaları da bu sepeti genişletti.
Türkiye arz güvenliği için LNG’yi portföyünde daha çok kullanırken, fiyat oluşumunun endeks karışımına ve spot piyasa koşullarına duyarlı olduğunu, bu nedenle LNG’nin petrole göre daha pahalı olabildiğini ve daha hızlı dalgalanabildiğini not etmek gerekiyor.
Dışa bağımlılık ve ABD payı
Uluslararası Enerji Ajansı’na göre ABD’nin Türkiye gaz portföyündeki payı son yıllarda yüzde 10 bandına yükseldi. Uzmanlar yeni uzun vadeli LNG anlaşmalarıyla bu oranın yüzde 15 civarına çıkmasını bekliyor.
Trump’ın Rus petrolüne ilişkin çağrısı, Ankara’nın enerji güvenliği ile dış politika/finans dosyalarını eşzamanlı yönetme zorunluluğunu yeniden görünür kıldı. Çağrının bütünüyle hayata geçirilmesi ise kısa vadede motorin başta olmak üzere ürün arzında baskı yaratabilir. İç fiyatlarda yukarı yönlü hareket görülebilir.
Türkiye, petrolde Rusya’ya yüzde 66 seviyesindeki bağımlılığını azaltmak için alternatif sepeti büyütmek zorunda; doğal gazda ise ABD merkezli LNG anlaşmaları etkisiyle arz güvenliği ve kaynak çeşitliliği artıyor. Ancak LNG’nin göreli pahalı ve oynak yapısı, kısa vadede boru gazını tamamen ikame etmeyi maliyetli kılıyor. Ankara’nın dengesi; yaptırım riski, ticari koşullar ve iç fiyat istikrarı arasında kurulacak.